Written by admin

Temel güçlendirme

TEMEL GÜÇLENDİRME YÖNTEMi

Kuyu temel yapımında en büyük etkenlerden birisi de temellerdeki güçlendirme gereği iki ayrı biçimde ortaya çıkmaktadır. Birincisi temel boyutlarının gelen yükleri taşımada, yetersiz olması, diğeri ise yapılım güçlendirilmesi için eklenen yeni elemanlar için yeni temel yapılması ya da mevcut temelin genişletilmesidir. Temellerin güçlendirilmesinde eski ve yeni bölümlerin birlikte çalışması, eski elemandan yeni elemana yük aktarılmasının sağlanması gerekmektedir.

Betonarme yapılarda çerçeveler arasına konulmuş ve kolonlarla bağlantısı olmayan bir perde duvarın temel ayrıntısı verilmektedir. Buradan perdenin temeli mevcut kolonların temeli ile bağlantısız yapılmaktadır. Perde duvarın temelinin boyutları perdenin bir deprem sırasında taşıyabileceği en büyük eğilme momentini güvenle taşıyabilecek güçte seçilmelidir.

Manlolanarak en kesidi genişletilmiş bir kolonun temeli yeterli olabilir, diğer bir deyişle temel kolonun aksine projesine göre yapılmıştır. Bu durumda temeli büyütmeye gerek olmayabilir. Mantolanarak genişletilen kolonun yeni donatıları eski temelde ankrajlanabilir ya da sömel biraz genişletilerek yeni eklenen donatılar genişletilen bölgede ankrajlanabilir. Sömelin genişletilen bölümüne konulan donatılar eski bölümün donatılarına kaynakla bağlanmalıdır.

Burada genişletilen sömel tabanına konulan, kolonun uzatılmış boyuna donatıları mevcut sömelin kenarları kırılarak ortaya çıkarılmış donatılarına kaynakla bağlanmalıdır.

Perde duvarlara eklenen perdelere gelen depremde gelecek yatay kuvvetlerin temelde yapacağı dönme ve temele aktarılacak gerilmelerin, kolonlarda gelen düşey yüklerin karşı yöndeki baskı etkisi ile azalacağı sanılmaktadır. Kolonlardan gelen düşey yük momentin yaratacağı dönmeye karşı koyacaktır.

 

Written by admin

Temel yalıtımı nasıl yapılır

Temel yalıtımı nasıl yapılır

TEMEL SU YALITIMI İÇİN ÖNCELİKLER LİSTESİ:

Kuyu temel yapımında temel yalıtımının büyük bir önemi vardır. Bunların nasıl yapıldığını aşağıda sıraladık.

  • Mutlaka drenaj yapılır.
  • Yalıtım malzemesi sürme esaslı yada membran esaslı olabilir.
  • Her koşulda yalıtım , dolgu toprağının mekanik etkilerine karşı korunmalıdır.
  • Mümkünse birden fazla sayıda su toplama çukuru oluşturulmalıdır.
  • Yeraltı su seviyesi (YSS) ne göre yalıtım sistemi seçilmelidir. (bohçalama veya sadece yan duvarlar olarak.
  • Mütemadi (sürekli) ve münferit (tekil) temellerde bohçalama temel su yalıtımı yapılmaz.

TEMEL SU YALITIMINDA KULLANILABİLECEK MALZEMELER LİSTESİ:

SÜRME ESASLI

  • Bitüm kauçuk esaslı
  • Çimento esaslı
  • Poliüretan esaslı
  • Epoxy esaslı

MEMBRAN ESASLI

  • PVC ve Türevleri
  • Bitümlü
  • EPDM
  • HDPE
Written by admin

Yeraltı su kirliliği

Yeraltı su kirliliği

Suyun bugün ve gelecekte bulunabilirliği herkesin ilgilenmesi gereken bir konudur. Su kaynaklarının gelecek için yönetimi, suyun daha verimli kullanımı ve su kalitesinin korunması yönündeki bugünkü çabalara duyulan ihtiyacı artırmaktadır. Çevredeki kirleticiler güvenli içme suyu sağlamak ve sağlığı korumak için gerekli olan kaynakların kullanılamaz duruma gelmesine yol açmaktadır.

Ülkemiz büyüme süreci içerisinde olup, hızlı nüfus artışının, endüstriyel, kentsel ve tarımsal faaliyetlerin yol açtığı çevre sorunları ve tahribatı sınırlı su kaynaklarının kirlenmesine ve erişilebilir suyun stratejik ve ekonomik bir meta haline gelmesine neden olmaktadır. Bu nedenle, mevcut su kaynaklarının korunması ve atık suların geri kullanımı çok önem arz etmektedir.

Ülkemiz’de yıllık ortalama yağış yaklaşık 643 mm olup, yılda ortalama 501 milyar m3 suya tekabül etmektedir. Bu suyun 274 milyar m3 ’ü toprak ve su yüzeyleri ile bitkilerden olan buharlaşmalar yoluyla atmosfere geri dönmekte, 69 milyar m3 ’ lük kısmı yeraltı suyunu beslemekte, 158 milyar m3 lük kısmı ise akışa geçerek çeşitli büyüklükteki akarsular vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere boşalmaktadır. Yeraltı suyunu besleyen 69 milyar m3 lük suyun 28 milyar m3 ü pınarlar vasıtasıyla yerüstü suyuna tekrar katılmaktadır.

Yeraltı suyunu besleyen 41 milyar m3’ ve ülke dışından gelen 7 milyar m3 de dikkate alındığında, ülkemizin toplam yenilenebilir su potansiyeli brüt 234 milyar m3 olarak hesaplanmıştır. Ancak, günümüz teknik ve ekonomik şartları çerçevesinde, çeşitli amaçlara yönelik olarak tüketilebilecek yerüstü suyu potansiyeli yılda ortalama toplam 98 milyar m3 ’tür. 14 milyar m3 olarak belirlenen yeraltı suyu potansiyeli ile birlikte ülkemizin tüketilebilir yerüstü ve yeraltı su potansiyeli yılda ortalama toplam 112 milyar m3 olmaktadır.

Yeryüzüne düşen suların belirli miktarı zemin içerisine süzülerek yeraltı su kaynağını meydana getirir. Pratik olarak bütün yeraltı suları yüzey suyu orijinlidir. Yeraltı suları tabi olarak yağmurlar, nehirler, göller ve rezervuarlardan beslenir. Suni olarak ise sulamadaki fazlalıktan dolayı zemine sızan sular ve kanallardan sızan sular ile beslenir. Yeraltı suları su kalitesi yüksek olduğu için öncelikle içme suyu kaynağı olarak, sulamada, besicilikte, sanayide, madencilikte, termoelektrik güç üretimi gibi amaçlar için kullanılmakta, pek çok ülkede ise sadece içme suyu ve sulama suyu kaynağı olarak kullanılmaktadır. Yeraltı sularının bulunduğu ortam (aküfer) doğal bir rezervuardır.

Türkiye’nin yeraltı suyu kaynakları aküferlerin önemli bir kısmı karstik karakterli karbonattan oluştuğu için, yüzey kaynaklı kirlenmeye özellikle eğilimlidir  Yağmur suyu yeryüzüne indiği andan itibaren kirlilik oranında ani bir artış olur. Hayvansal ve bitkisel artıklar, doğal ve suni gübreler, pestisitler ve mikroorganizmalar su ile yeraltına doğru taşınır. Suyun yüzey kısımlarındaki toprak tabakasından süzülmesi sonucunda, zemin cinsi özelliklerine de bağlı olarak kalitesinde önemli miktarlarda artış olur.

Askıdaki maddelerin tamamına yakını topraktaki süzülme yoluyla uzaklaşır. Bunun sonucunda mikroorganizmalar büyük ölçüde azalırken, suyun karbondioksit miktarı artar, oksijen miktarı ise azalır.

Yeraltı suyu kirlenmesinin en büyük sebebi, evsel ve endüstriyel atıkların arıtılmadan alıcı ortamlara verilmesidir. Katı, sıvı ve gaz atıklar alıcı ortama verildikten sonra; iklim durumuna, toprağın yapısına, yeryüzü şekline, atığın cinsine ve zamana bağlı olarak yeraltı sularına karışır. Ayrıca zirai mücadele ilaçlarının aşırı ve bilinçsiz kullanımı önemli bir kirlilik sebebidir. Kanalizasyon sisteminin bulunmadığı yerlerde, tuvalet çukurlarından ve gübrelerden sızan kirli sular yeraltı suyuna karışarak, özellikle yaz aylarında ölümlere yol açan bulaşıcı hastalıklara sebep olmaktadır .

Yeraltı Suyunun Önemi Yıllık yenilenebilir yeraltısuyu rezervi haricinde boşalım kotu üzerindeki tüm yeraltı suları olarak adlandırılan dinamik rezerv ile boşalım kotu altında bulunan ve dolu savak gibi çalışan statik rezervlerde mevcuttur. Bazı araştırmacılar tarafından yapılan çalışmalarda

Türkiye’de en az 500 milyar m3 dinamik rezervin, 2–3 trilyon m3 kadarda statik rezervin olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye’nin bu olası yeraltısuyu potansiyeli genellikle bilinmediğinden yeraltı suları, bazı yetkililerce yeterince önemsenmemektedir. Ayrıca, Türkiye’deki jeolojik formasyonların dağılımı ve konumu dikkate alındığında jeolojik yıllar içinde yeraltında birikmiş fosil su rezervlerinin de olması büyük ihtimal dâhilindedir. Bu rakamlar ve ihtimaller dikkate alındığı takdirde Türkiye yalnız kendi halkı için değil komşu ülkeler için de bir servet taşıyor olabilir. Nitekim Dünya Bankası raporlarında Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada 400 milyar dolarlık bir su potansiyelinin olduğu ifade edilmektedir [4]. Yeraltı Suyu Kirliliğine Neden Olan Faktörler Evsel ve sanayi atıkların belli bir alanda depolanması, atık suların foseptik çukurlarında biriktirilmesi ve tarımda verimin arttırılması amacı ile gübre ve ilaçların yoğun bir şekilde kullanılması o bölgede bulunan Çizelge 1. TSE 266, WHO ve Sağlık Bakanlığı İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğe göre 35 Ü. Şahin ve ark. / Tabad, 4 (1): 33-39, 2011 yeraltı sularını kimyasal olarak kirlettiği bilinmektedir.

EPA tarafından yeraltı sularının kirlenmesine neden olan 10 kirletici kaynak; derin kuyular, pestisitler, ticari gübreler, fosseptik çukurlar, içme suyu kuyuları, atıksu lagünleri, arıtma tesisleri, sulama amaçlı pompaj kuyuları, yeraltı suyunu besleyen yüzeysel sulara atıksu deşarj eden fabrikalar ve katı atık depo alanları olarak listelenmektedir .

Türkiye’de yeraltı suyu kirlenme nedenleri doğal ve yapay nedenler olmak üzere iki grupta toplanabilir. Doğal nedenler; kötü kaliteli akarsu, göl, bataklık etkileri, jeolojik formasyonlardan kirlenme, jeotermal alan etkileri, deniz suyu girişimi olarak sıralanabilir. Yapay nedenler bölgelere göre farklılık göstermekle birlikte genellikle sanayi atıkları ve tarımsal ilaç ve gübre kullanımıdır.

Türkiye’yi çevreleyen bir çok kıyı ovasında yeraltı su kaynakları ya tamamen tuzlanmış veya tuzlanmaya başlamıştır. Bunun ana nedeni derine yakın aküferlerden çeşitli amaçlarla aşırı yeraltı suyu çekilmesidir çünkü hidrolik eğim küçük olduğundan aşırı çekim gibi doğal sistemi bozan bir dış etken deniz suyu girişini kolayca başlatabilmektedir [4]. Yeraltı Suyu Kirlilik Kriterleri ve Koruma Önlemleri İnsanların sağlıklı yaşamaları ve hayatlarını devam ettirebilmelerinde gerekli olan suyun kullanılabilmesi için fiziksel, kimyasal ve bakteriyolojik özelliklerinin bilinmesi, kullanım amaçlarına uygun olarak bu özelliklerin belli sınırları aşmaması, özellikle içme sularının hastalık ve zararlı etki yapabilecek mikroorganizmalar ile mineral ve organik maddelerden arındırılmış olması gerekmektedir. Su, fiziksel özellikleri olan bulanıklık, renk, koku, tat ve sıcaklık (5-150 C) gibi faktörler açısından içilmeye uygun olmalıdır.

Ayrıca, pH değeri ve suyun sertliği makul sınırlar içerisinde bulunmalıdır. Bu nedenle, dünyada ve ülkemizde kullanılmakta olan kullanım koşullarına (içme, kullanma, sulama) göre geliştirilmiş standart değerler (TSE 266 ve WHO gibi) bulunmaktadır.Günümüzde sanayi atıkları, kentlerin çöp depolama sahaları, evsel atıklar, tarım alanlarında yapılan gübreleme benzeri çalışmalar, yüzey suyu ve yeraltısuları kirliliğinin önemli tehdit unsurlarıdır.

Ergene, Küçük ve Büyük Menderes, Gediz nehirleri ve daha birçok akarsular bu kirletici unsurlar nedeni ile bugün kullanılamaz duruma gelmişlerdir. Özellikle son yıllarda göçe bağlı olarak hızla ve çarpık gelişen kentlerdeki çöp depolama yerlerinin akiferlerin beslenme sahalarında seçimi yeraltısuyu kalitesini ciddi olarak tehdit etmektedir. Örneğin: Antalya İlinin çöp depolama sahası yörenin en büyük yeraltısuyu akiferini oluşturan travertenler üzerinde kurulmuştur. Erzurum kentinin çöp depolama sahası yörenin yeraltısuyu yönünden tek temiz kalmış akiferinin beslenme alanında yapılmak istenmektedir.

Kirlenmiş sular sadece yok olmuş sular değil çevre içinde her zaman tehdit unsurlarıdır. Kirlenmiş yeraltısularının temizlenmesi için, çok uzun zaman ve büyük maddi olanaklar gerekecektir. “167 Sayılı YAS Hakkındaki Kanun”un 1. Maddesi “Yeraltısularının araştırılması, işletilmesi ve korunması Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır” demektedir. Bu madde gereğince yeraltısularının kirlenmesine yönelik hiçbir olaya meydan vermemek DSİ’nin temel görevidir. Bir nükleer savaş halinde yüzey suları radyoaktif kirlenmeye maruz kalacak ve en geç kirlenecek olan yeraltısuları olacaktır.

Bu tehlike dahi dikkate alınarak ülkedeki tüm yeraltısuları en iyi şekilde korunmalıdır. Atık Suların Yeniden Kullanımına İlişkin Problemler ve Kullanım Kısıtları Tarımsal sulama için suların yeniden kullanılması ile ilişkilendirilen birçok risk etmeni bulunmaktadır. Bazı risk etmenleri, kısa sürede etkili olurlar ve ortaya çıkan etkinin şiddeti insanların, hayvanların veya çevresel temas potansiyeline bağlı olarak değişir (patojenler gibi). Diğer risk etmenleri ise daha uzun sürelerde ve arıtılmış suyun sürekli kullanılmasıyla artan (toprak tuzluluğu, toksik kimyasalların etkileri gibi) etkilere sahiptir.

Atıksularda patojenler ve kimyasallarla ilişkili risk kaynakları Arıtılmamış atık suların sulama amacıyla kullanılması, su kaynaklı hastalık risklerinin artmasına neden olur. Patojenler ve insan sağlığı üzerine etkileri incelendiğinde, arıtılmış ve arıtılmamış atık sulara bağlı olarak ortaya çıkan enfeksiyonlar su yoluyla taşınan, yıkanarak giderilebilen, suyla bağlantılı vektörlerden kaynaklanan hastalıklar ve kötü sağlık koruma önlemleri nedeniyle oluşan enfeksiyonlar olmak üzere beş ana sınıf içinde gruplandırılabilir. Atık sular içinde çok sayıda hastalık etmeni mikroorganizma (patojen) bulunmaktadır.

Bununla birlikte, atık sularla yapılan sulamalar nedeniyle toprağa ve bitkilere bulaşan patojenlerin yaşam süreleri kısıtlıdır. Patojenlerin tarım topraklarında hayatta kalmaları çeşitli doğal koşullara göre değişmektedir. Doğal koşullara en dayanıklı olanlar ve aylarca uygun konukçu buluncaya dek hayatta kalanlar, helmith (bağırsak solucanları-kurtlarının larvaları) grubunda 36 Ü. Şahin ve ark. / Tabad, 4 (1): 33-39, 2011 yer alan patojenlerdir. Patojenler genellikle düşük sıcaklıklarda ve yağışlı iklimlerde daha uzun süre hayatta kalırlar. Kurak ve yarı kurak iklimlerde, gerek toprak koşulları gerekse de iklim koşulları patojenlerin ölmesine veya etkisiz hale gelmelerine yardımcı olmaktadır. Ayrıca, doğrudan insan teması daha az olduğundan, tarımsal sulama için kullanılacak atık suların arıtma gereksinimi, park ve golf alanlarının sulanması gibi diğer kentsel alanlarda kullanımları için gereksinim duyulandan daha az olabilir.

Bu nedenle, tarımsal sulama için su kaynağı arandığında, atık suların kullanılması uygun bir seçenek oluşturmaktadır. Ancak, atık sular arıtılmadan kullanıldığında veya arıtılmış sular gerekli sağlık standartlarını sağlamadığında veya diğer koruyucu önlemler uygulamadığında atık su kaynaklı bazı patojenler enfeksiyona neden olmaktadır. Tarımsal ürün yetiştiriciliğinde atık suların arıtılmadan kullanılmasıyla bağlantılı olarak ortaya çıkmış salgın hastalıkların incelenmesiyle, tüketiciler için sağlık riski oluşturan patojenler helmithler, bakteriler ve virüsler sınıfında saptanmıştır (Çizelge 3). Türkiye’de Hevsel-Diyarbakır’da yürütülen benzer bir çalışmada, pişirilmeden yenen sebzeler ve tahıl sulaması için arıtılmamış atık suları kullanan çiftliklerin çalışanlarında Hepatit E enfeksiyonu riski araştırılmıştır. İşçilerin %34.8’inde anti-HEV pozitif bulunduğu, kontrol grubunda ise bu oranın %4.4 olduğu saptanmıştır.

SONUÇ Yeraltı suyunun kirlenmesine neden olan faktörler içerisinde en önemlisi arıtım işlemi görmemiş olan atık suların alıcı ortamlara deşarjıdır. Bu yüzden evsel ve endüstriyel atık suların deşarjı ile ilgili standartlar dikkatle incelenmeli ve bu atık sular herhangi bir alıcı ortama verilmeden önce gerekli arıtım işlemlerinden geçirilmelidir. Atık suların deşarjı ile ilgili standartlar incelendiğinde, bu standartların gerektirdiği arıtma genellikle atık suların sulama suyu olarak kullanılması için gerekli arıtma derecesinde ve hatta daha fazla olabilmektedir. Bu durumda arıtılmış atık suları yüzeysel sulara deşarj etmek yerine sulamada kullanmanın ilave bir arıtma ve bununla ilgili olarak ta yatırım gerektirmemesi, bu tür suların sulama suyu olarak kullanımını beraberinde getirmektedir. Böylece doğal su kaynaklarına olan talep azalırken, aynı zamanda atık suların alıcı su ortamlarına getirdiği kirlenme problemleri de önlenmiş olacaktır. Atık su arıtma tesislerinin planlama ve projelendirme safhalarında arıtılmış atık suların yüzeysel sulara deşarj şeklinde uzaklaştırılmalarına karar vermeden önce sulama suyu olarak kullanılabilme imkânlarının araştırılması ve projelendirme çalışmalarının buna göre yapılmasının büyük yararları vardır.

Written by admin

Temel kazısı nasıl yapılır

TEMEL KAZISI ve HAFRİYAT İŞLERİ

Hafriyat yani kazı imalatlarına başlamadan önce hafriyat ruhsatı, sigorta işlemleri,  hafriyat döküm izin belgesi vs. gibi (İlgili kurumlardan, belediyelerden istenilen evraklar hazırlanarak alınır.) gerekli işlemler yapılır ve izinler alınır.

Kazıya başlamadan önce dikkat edilmesi gereken bir husus ise projenin gerçekleştirileceği alan içerisinde bulunan mevcut temiz su, pis su, telekom, doğalgaz vs. gibi hatların planlarını, ilgili kurum veya belediyelerden alarak, kazı esnasında bu hatlara zarar verilmemesi için o bölgelerde kazı yapılırken dikkat edilmesi,  gerekirse mevcut şebeke hatlarının yerlerinin özenle belirlenip işaretlenmesi ve her türlü önlemlerin alınması gerekir.

Mevcut Kanalizasyon Hattı Örneği

Gerekli görülen yerlerde, örneğin doğal gaz hattının geçtiği bir bölgede kazı yapılacaksa ilgili kuruma bilgilendirme yapılması, gereken önlemlerin alınması ve hatta olası tehlikelere karşı ilgili kurumlardan ekiplerin kazı esnasında bölgede bulunması gerekebilir.

Kazı işlerine başlanmadan önce gereken her türlü önlemler alınmalı, yakınındaki yapılara zarar vermemek için gerekli hesaplar ve yöntemler belirlenmelidir. Bu gibi teknik detaylar ile ilgili her ayrıntıyı ve her kazı yöntemini, çeşidini vs. değinemeyeceğimiz için bunlarla ilgili daha geniş, ayrıntılı kaynaklar yazımızın sonunda mevcuttur.

Temel kazısı yapılırken, temelden su çıkması durumunda veya bir yerlerden su gelmesi durumunda temel kotuna indikten sonra eğimli bir kanal açılıp, içerisine mıcır doldurup (borunun etrafına) daha sonra drenaj borusunu kanala yerleştiririz. Kısacası bir drenaj sistemi ile suyu uzaklaştırırız ancak drenaj ile ilgili yazımızda drenaj sisteminin nasıl yapılması gerektiğini daha ayrıntılı şekilde bulabilirsiniz. Bu işlem ile birlikte temele gelen suyu drenaj borularıyla tahliye etmiş oluyoruz.

Bir diğer yöntem ise kazı alanımızda su fazla ise yine mıcır ile eğimli bir kanal açıp uygun bir yere temel kotundan daha derinde olacak şekil bir kuyu yapılır. Ve böylece suyun kuyuya dolup temele gitmesini engellemiş olursunuz. Kuyudaki suyu da motor pompalar ile çekip uygun bir yere (mevcut kanalizasyon hattı gibi) tahliye etmemiz gerekir. Kuyuya dolan su temiz ise şantiyede sulama vs. işlerinde bile kullanabiliriz. Bu ve benzeri durumlar için kazıya başlamadan önce önlemlerimizi almamız gerekir.

Kazı Sırasında Patlayan Su Hattı

Kazı imalatına başlamadan önce projemizde bulunan yolları da dikkate alarak kullanabileceğimiz yolları ve güzergahları belirleyerek ilk önce yolları oluşturmamız faydamıza olacaktır. İşin durumuna ve projeye göre bu yollar belirlenip istenilen kota indirilerek bize daha rahat çalışma imkanı verir. Tabi açtığımız yollar proje aşamalarına göre değişebilir ve işin durumuna göre uygun yollar açılıp kullanılabilir.

Projeye göre kazı yapacağımız alan eğimli ise ilk önce tesviye kazısı yapılır. Bu tesviye kazısı yapılar arasındaki kot farkları dikkat alınarak kademeli bir şekilde yapılır ve buna terasman denir.

Written by admin

Kuyu temel nedir ? Nasıl yapılır

KUYU TEMEL NEDİR ? KUYU TEMEL NASIL YAPILIR

Öncelikle kuyu temel ve kuyu perde yapımında birbirleriyle rekabet eden bir çok firma bulunmaktadır.Ama her birine sorsak kuyu temelin bitişik nizam bodrumlu yapılarda yandaki binanın emniyetini sağlamak amacıyla uygulanan bir yöntemdir.. çalışma prensibi iksa yada istinat duvarı gibi düşünülebilr.Kazıdan önce temelin oluşturulmasını ihtiva eder ve bayağı bir işçilik gerektirir.. Günümüzde fore kazıkyada mini kazık kullanılarak yapılan ankastre veya ankrajlı iksa sistemleri yaygınlaştığından pek kullanlmaz diyebiliz.. hesap yöntemi coulomb kama teorisi veya rankine teorilerine dayanır.Benim önerim kendini tutabilen riskin az olduğu zeminlerde ve derinliğin düşük olduğu durumlarda kullanılmasıdır.Onlarca web sitesini incelediğimizde kuyu temel adına her içerik birbirinden kopyalanmış şekilde web sitelerine koymuşlar, ama bu onların ne kadar bilgisiz ve tecrübesiz olduklarını kanıtlıyor.Aşağıda kuyu temelin, kuyu perde ve kuyu sondajın farklı tanımlarını sizlere açıkladım.Bu yazıyı okuduktan sonra kuyu temel hakkında bilgi sahibi ve inanın bir çok firmanın internet sitelerinde yazdıkları birbirinden kopya kelimelerden ibaret olduğunu anlayacaksınız.

KUYU TEMEL

Bitişik nizam bodrumlu yapılarda yandaki binanın emniyetini sağlamak amacıyla uygulanan bir yöntemdir.. çalışma prensibi iksa yada istinat duvarı gibi düşünülebilr.Kazıdan önce temelin oluşturulmasını ihtiva eder ve bayağı bir işçilik gerektirir..Diğer sistemlere göre yer kaybı yaşanmadığı için tercih edilir.

Kuyu ölçüleri projeye göre yapılıp bütün işçiliği ve kerestesi bizim tarafımızdan karşılanır.Kuyu temel yapılacak şantiyede ilk olarak 3 metre uzunluğunda ana kuyular açılır ve ana kuyuların betonu döküldükten sonra ana kuyuların yanından kazıma devam edilir ve bütün kuyular birbirine bağlanır
Yapıda hafriyat alınmadan önce kuyu temel uygun görülen yer maden ocağı gibi iksalarla takviye edilip belli aralıklarla bir boş, bir dolu şeklinde açılır. asıl binanın temelinin altında kalacak şekilde mütemadi temeller oluşturulup üzerinden perde duvar çıkılır. sonra arada kalan dolu kısımların da hafriyatı alınıp, aynı şekilde kuyu temelleri oluşturulur.

İstanbul ilçesinin
%60 eski yapıya sahip olduğu gibi mevcut binaların temeli yok yeni yapıların harfıyat öncesi komşu binaları temellerini sağlama alınmaktadır.
Kazık çalışmasından sonra bu uygulamanın önüne mevcut projedeki perde yapılması gerekir. Kuyu temel yerinde oluşturularak gerek yer kaybı ve maliyeti en aza indirilir.

su izolasyonu konusunda problem çıkarabilen bir çözümdür. yerine maliyet ve zahmet açısından bir ileri çözüm de kazıklı temeldir.

Kuyu Temel Uygulaması Nasıl Yapılır?

Bir çok kuyu temel işleri yapan firmalar aslında kuyu temel‘in nasıl yapıldığını bilmemektedir.

  • Kuyu temel uygulamasında genellikle , yan parsellerde, yollarda toprak kaymasını önlemek için yapılır.
  • Böyleliklekuyu temel ile m’2 kaybı yaşanmaması sağlanır.
  • Statik Mühendisler tarafından Zemin Etüd Analizi yapılır ve kolon aplikasyonları incelenip uygunluğu kontrol edilir.
  • Kuyu anonaları, ebatları ve sıraları numaralandırıldıktan sonra cephe uzunluğunda 7 adet kuyu oluşturulur.

Yapılacak temel kuyu ölçüleri 3mx2m, 3mx1.5m gibi ölçüler kullanılarak yapılır. İlk önce 1,3,5 ve 7 kazılır ve kuyu kazı sırasında kullanılacak olan iksa keresteleri kaset biçimine getirilerek kamalar çakılmaya başlanır. Çıkan hafriyat temizlendikten sonra kuyu temel kazımı el aletleri ile devam eder. Tamamen el gücü ile yapılan işte makine kullanılmaz. Her 120 cm derinlikte iksa keresteleri kaset haline getirilir.

Temel kuyu uygulamasında istenilen kod seviyesine ulaşıldıktan sonra inşaat statik projesindeki 08-32 kalınlığında demir donatı bağlanır ve demir işçiliği tamamlanmış olur. İki numaralı kuyu için ise tevzi demir filizler belli aralıklar bırakılarak inşaat kalıbı çakılır ve beton dökülür. Böylece birinci kuyu tamamlanmış olur. Sırasıyla aynı işlemler 3,5 ve 7. kuyular için de yapılıp beton döküldükten sonra sıra 2,4 ve 6. kuyular için uygulanır. Tevzi demir filizleri donatılara bağlanır ve betonarmenin sürekliliği ve yük aktarımı sağlanmış olur.

Kuyu temel uygulaması ile yer kaybını minimuma indirmiş olursunuz. Ayrıca kuyu temelin perdesi mevcut bina taşıyıcı perdesi olarak da kullanıldığı için fazladan bir alana ihtiyaç duyulmaz.

Kuyu Temel Projesi

Kuyu temel projesi Arsa üzerinde Zemin etüd sondaj çalışmaları istenilen derinlikte karot alınır çıkan zemin numuneleri jeoloji mühendisler tarafından rapor haline getirilerek statik inşaat mühendisimiz ile çıkan sonuç ve önerileri paylaşması sonrası içsel sürtünme açısını derecelerine göre hesap değeri olarak alınarak çevre komşu parsellerin yerinde bakılarak toprak üstü yüklerini hesaplama sonucu olarak (sürsaj) kuyu temel projesi aplikasyon üzerinde çizilerek arsanın bulunduğu yerinin ilgili belediye kurumuna verilmesi sonrası onaylanması beklenir onaylanması sonrası şantiyeye teslim edilir.

KUYU TEMEL PERDELİ İKSA SİSTEMİNİN AVANTAJLARI

Kuyu Temel Parsel sınırında yapı mevcut olan yerlerde tam olarak parsel sınırına yapılabilmektedir. Böylece kazık iksa sistemindeki yer kaybı, kuyu temel sisteminde yer kaybı en minimuma indirilmektedir.
İmal edilen kuyu temel perdeleri taşıyıcı perde olarakta kullanılabilmektedir.
Kuyu temel perde yüzeylerine ilave ek işcilik gerekmeksizin izolasyon yapılabilmektedir.
Derin kuyu temel iksa sistemlerinde gelen zemin etkilerine perde kesitinin kademeli olarak azaltılabilir. Böylece betonda ekonomi sağlamak mümkündür.

KUYU PERDE İMALATINDA KULLANILAN MALZEMELER NELERDİR

Kuyu perde yapımında ; Su Pompası, Pasa Kovası, Kazma, Kürek, Havalı Kırıcı,Kompresör, Vinç, Kalıp gibi gereçler kullanılmaktadır.

KUYU PERDE ÇEŞİTLERİ

Kuyu perde çeşitleri genellikle ; Düz Kesitli Kuyu Perde, Değişken Boru Destekli Kuyu Sistemi, Ankraj Sistemli Kuyu Perdesi, Değişken Sistemli Kuyu Perde olarak yapılmaktadır.

 

Written by admin

Zeminde Sıvılaşma

Zeminde Sıvılaşma

Kuyu Temel Sistemin de de olduğu gibi Zemin sıvılaşması, yeraltı su seviyesi altındaki tabakaların geçici olarak mukavemetlerini kaybederek, katı yerine viskoz sıvı gibi davranmalarıdır. Sıvılaşma, deprem gibi dinamik yüklemeler altında, gevşek daneli zeminlerde (kumlu-siltli zeminler) görülen bir olaydır.

Deprem Durumunda Sıvılaşma

Deprem sırasında, dalgaların özellikle kayma dalgalarının suya doymuş daneli tabakalardan geçerken, dane (zemin parçacığı) yerleşim düzenini değiştirir Bu yerleşme sırasında daneler arasında su yol bulup, kaçamazsa boşluk suyu basıncı yükselir. Eğer bu basınç üstte bulunan tabakaların ağırlığına yakın bir seviyeye ulaşırsa, daneli tabaka geçici olarak sıvı gibi davranarak sıvılaşma olayını ortaya çıkarır. Ani yükleme sonucunda suya doygun daneli zeminin yapısının bozulması ve ayrık daneler arasındaki temas kuvvetinin azalarak boşluk suyu basıncının yükselmesi ve zeminin direncini kaybetmesiyle oluşur.

Zeminde Sıvılaşma Riski

Genellikle, yeraltı su seviyesinin yüksek olduğu yerlerdeki yakın zamana ait olan sıkışmamış kum ve siltlerin sıvılaşma potansiyeli yüksektir. Bunun yanında akarsuların yığdığı kumlar, boyutlarındaki düzgünlük nedeniyle sıvılaşma potansiyeline sahiptirler. Yeraltı su seviyesinin yüzeye 10 m den daha yakın olması da sıvılaşma tehlikesini arttırır. Buna karşılık yer altı su seviyesinin 20 m’den daha derinde ve sıkı zeminlerde sıvılaşma potansiyeli azdır.

Written by admin

İksa Sistemi Nedir

İksa Sistemi Nedir ?

Yeraltı suyu bulunmayan kuru zeminlerde ya da kendini tutamayan gevşek zeminlerde kaymayı önlemek için yapılan işleme “iksa” denilmektedir. iksa yapımında çeşitli boyutlarda ahşap kereste kullanılır bunlar:

  • Kazık. Kare kesitli olanlar 8×8, 16×16 cm., dairesel kesitli olanlar Ø 10-15 cm. arasındadır
  • Kalas. 3-5 cm. kalınlığında 15-30 cm. genişliğinde ve 2.00-6.00 m. boyunda elemanlardır.
  • Destek Dikmesi. 8×8 ile 24×24 cm. enkesitinde ve 2.00- 6.00 m. boyunda elemanlardır.
  • Payanda ve Yastık. 12×12 ile 30×30 cm. kare enkesitli veya Ø 15-30 cm. dairesel kesitli 2.00-6.00 m. boyunda elemanlardır.
  • Destek Kirişi. 8×8 ile 12×30 cm. enkesitli 2.00-6.00 m. boyunda elemanlardır.
  • Destek Gergisi. Aynen Destek Dikmesi elemanlarından yapılabilirler.
    1. Basit Kanallarda İksa

Şekilleri aşağıda verilen bu iksa türü genellikle derinliği ve akıcılığı az olan ve düşey olarak 1.00-2.00 m. aralıklarla kalasların çukur yanlarına desteklerle sıkıştırılması yoluyla uygulanan boru, kanalizasyon ve tesisat kanalları için uygulanır. Seyrek ve sık kalas aralıklı basit kanal iksası olmak üzere iki tipi mevcuttur (bkz. Şekil)

  1. Dar Yapı Çukurunda İksa
    Şekilleri aşağıda verilen bu tip iksa sürekli temel çukurları, su kanalı, boru ve tesisat işlerinde uygulanır. Başlıca 4 tipi mevcuttur (Bkz. Şekil)

    • Aralıklı Yatay İksa: 30 cm. aralıklarla çukur kenarlarına karşılıklı ve yatay olarak yerleştirilen kalaslar yaklaşık 1.00 m. aralıkla düşey ve karşılıklı destek dikmeleri gerilerek kamalarla sağlamlaştırılır.
    • Aralıklı Düşey İksa: Yukarıdakinin benzeri bir iksalama şekli olup burada fark kalasların zemine düşey olarak yaslanmasındadır.
    • Aralıksız Yatay iksa: Daha derin ve zemini gevşek yapı çukurlarında uygulanan iksa şekli olup burada yatay kalaslar aralıksız konulmaktadır.
    • Aralıksız Düşey iksa: Aralıksız yatay iksadaki gibi uygulanır farkı 2.00 m.den daha derin kazıda zemin üst kotundan en çok 2.00 m. aşağıda iskele kurulması ve kazılan toprağın yukarıya kademeli olarak atılması ve kalasların yanyana düşey konulmasıdır.
  2. Geniş Yapı Çukurunda İksa:
    Bodrum ve geniş yapı çukurlarında uygulanan ve çukur kenarlarından 1.50-2.00 m. dıştan çakılan kısa kazıklara 5×8 ya da 6×10 cm. enkesitli lata tahtaları tel bulon ve çektirme gibi madeni araçlarla tutturulmak suretiyle oluşturulan iksa sistemidir. Dikmeler yatayla 30-60 lik açı yapan payandalarla desteklenir ve tabana kazıklarla raptedilir
Written by admin

Temel İzalasyonu

Bohçalama Nedir, Önemi Nedir, Nasıl Yapılır?

Bohçala kuyu temel sisteminde de gerekli etkenlerden biridir. Yapıyı taşıyan temelin dış etkenlerle tüm ilişkisinin kesilerek muhafaza edilmesi için yapılan tüm uygulamalara temel bohçalama izolasyonu denir.
Temel bohçalama izolasyonu geri dönüşü olmayan , telafisi mümkün olmayan ve yapı için hayati önem taşıyan bir uygulamadır.

Unutulmamalıdır ki betonun ve içindeki demirin suyla temasından kaynaklanan reaksiyonlar, demiri çürütüp mukavemetini düşürür bunun yanı sıra su ve demirin etkileşiminden oluşan pas, betonun çatlayıp dağılmasına neden olan en önemli faktördür.

Nasıl Yapılır?

Temel bohçalama genellikle yapının temelinin izolasyonundaki eksikler bütün binan sağlamlığını tehdit ederken bu durumu düzelmenin gerçek bir çözümü yoktur.
Yapının temel bohçalama izolasyonu yapılmadan önce izolasyon için hazırlık aşaması olan bir aşama vardır, bu izolasyonumuzu uygulayacağımız zeminin oluşturulmasıdır.

 

Temel hafriyatı kazıldıktan sonra oluşabilecek yer altı sularının toplanması için, sırasıyla kalın mıcırlama daha sonra ince mıcırlama yapılır

ardından 15-20 cm lik bir genel amaçlı beton dökülerek düzeltilmesi yapımının akabinde uygulanacak izolasyonun bağlaması yapılmak üzere cephe cevre

1 metre yüksekliğinde duvar oluşturulur.

Duvar ve betonun birleşim yerlerine pat yapılmak suretiyle yapılacak olan temel bohçalama izolasyonuna geçiş tamamlanmış olur.
bohçalama da istenilen malzemeler genelde polyester keçeli membrandır.

Yapılan uygulamada iki kat yapılması gerekir, uygulamada dikkat edilmesi gerekenler ilk kat uygulama betona yapıştırılmaz ikinci kat uygulama ise
şaşırmalı yani alttaki membrana dik olacak şekilde ve tamamı yapıştırılarak uygulanır ve membranların birleşim yerleri taşırılarak en az 10 cm birbiri üzerine bindirilir. Membranlar, yapının temel izolasyonu daha sonra perde betondaki izolasyona bağlanacağı için 1 metre kadar taşırılır.

 

Bohçalama da tercihen likitte kullanılabilir bu uygulama membranı yerinde imal etmek gibi düşünülmelidir eksiz ve yekpare olması sayesinde çok iyi sonuçlar sağlar fakat uygulaması iyi ustalık ve sabır gerektirdiğinden pek tercih edilmez bu uygulama yapılırken en az iki kat uygulanırken katlar arası donatı filesi konularak mukavemet artırılır ve temelden 20 cm taşırma yapılarak perde betonla birleşim yerleri için mesafe ayrılması gerekir.
Sağlıklı olan bohçalamalardan biriside PVC membran kaplamadır bu uygulama ise ciddi maliyetli ve hassastır diğer uygulamalarda olduğu gibi hazırlanan beton üzerine serilerek ve birbirine yapıştırılarak uygulanır en önemli hassasiyetlerden birisi bu uygulamada yapılan yapıştırma yanlışı içine istenmeyecek bir su sızıntısı uygulamanın tamamını boşa yapılmış olmasına neden olur diğer uygulamalarda hataların sonuçlarında noktasal bir sorun oluşurken bu uygulamada genel bir problem meydana gelir.

Dikkat Edilmesi Gerekenler

Bütün su izolasyonu uygulamalarında, en önemli hususlar; zeminin elverişli hale getirilmesi, yapılan uygulamanın bir yere bağlanması ve uygulamanın mutlaka ve mutlaka koruma altına alınmasıdır.

Bahsettiğimiz birkaç bohçalama tekniklerinin hepsi içinde bu durum geçerlidir. Yapılan uygulama gerek EPS köpük gerek geotekstil keçe gibi bir ürünle mutlaka muhafaza altına alınmadır. Üzerine yapılacak diğer beton yapıların, demir donatıları yapılması ve beton dökümü esnasında su yalıtımına zarar vermemesi için önemli bir gerekliliktir.

Bizim bu uygulamayı nasıl yaptığımızı öğrenmek için Temel Bohcalam Su İzolasyonu sayfamızı ziyaret edebilir, faklı bilgiler için danışmanlık hizmeti talebinde bulunabilirsiniz.

1 2 3 4 5 6