Written by admin

Devam Eden Projelerimiz

ŞİŞLİ ŞANTİYESİ KUYU TEMEL ÇALIŞMALARI

ÇengelKöy Şantiyesi Kuyu Temel Çalışmaları

Fatih Şantiyesi – Şah Mahmut Bedrettin Tekkesi Türbe Çalışmalarımız

Bursa Nilüfer Belediyesi Öztimur İnşaat Ortak Kuyu Temel Çalışmaları

Kağıthane Engin İnşaat

Written by admin

KESON NEDİR? KESON TEMEL NASIL YAPILIR?

KESON NEDİR? KESON TEMEL NASIL YAPILIR?

Artık bu yazımızda sizlere özellikle son yıllarda daha sağlam zemin anlayışıyla birlikte yaygın olarak kullanılmaya başlamış olan keson sisteminden söz etmek istiyorum. Keson deyince bazılarınızın aklına işyerlerinde kullanılan bol çekmeceli içine birçok şeyi tıkıştırdığımız dolaplar gelmiş olabilir ama yazımız inşaat dilinde keson olarak adlandırılan sisteme yöneliktir.

Sağlam zeminin derinde olması kazık temel ve keson temellere göre daha geniş karne ve sağlam temel yapmanın daha da zorunlu olduğu durumlarda keson temeller uygulanır. Bu tip temeller, binanın yapılacağı zemin üstüne içerisi boş olacak şekilde inşa edilip, ağırlığından da faydalanarak, ulaşmak istenilen derinliğe indirilmesi suretiyle oluşturulmaktadır.

Bir temel biçimi olan kesonu oluştururken yapılan kazı sırasında kesonun içinde toplanmış olan kazılmış malzeme kova, kapma kepçe, şlam tulumbası gibi araçlar yardımıyla dışarı alınır. Bu işlem sonrasında Keson dibe oturdukça üst tarafa yenileri eklenir.

Keson tipi temeller genellikle üç tipte yapılır:

•    Açık kesonlar: Açık kesonlar temelin yapılacağı zemin üstüne 150-300 cm olan daire şeklinde ahşap, demir ya da betonarmeden bir çarık oturtulur. Bu çarığın üzerine de dış çapına uygun olarak manto denilen bir duvar örülür. Bu şekilde yapılan keson sistemine açık kesonlar denir.

•    Pnömatik kesonlar: Pnömatik diğer adıyla Basınçlı kesonlar da açık kesonlara benzer ama onlardan farklı olarak kazılan alt bölümlerinin üstünde hava geçirmez bir ek bölüm yapılır. Bu hava sızdırmaz bölüm ile kazılacak yer arasındaki kısım da basınçlı hava verilen bir çalışma odası bulunur. Böylece kazı yerine girecek olana toprak ve su akışı denetim altına alınmış olur. Bu şekilde yapılmış olan kazı odasında çalışan işçiler özel giysilere gerek kalmadan rahatça çalışabilirler.

Bu kesonlar deniz suyunun fazla olduğu yerlerde uygulanmaktadır. Yeraltı su seviyesinin altında açılan tüneller ve galerilerde gerekli basınçlı hava tazyiki; hidrostatik derinliğe göre her bir metre derinlik için tatlı su olan yerde 0,1 kg/cm3, deniz suyu olan yerde de 0,102 kg/cm3 olarak; uygulanmaktadır. Bu şekilde yapılan kesonlara örmek vermek gerekirse 1930 yılında ABD’de Mişigan eyaleti Detroitte-Wintson, Ontario tünelinin açılması ve 1948 yılında Zonguldak’ta kurulan Çatalağzı Santraline denizden soğutma suyu almak için deniz altına sürülen galerileri verebiliriz.

Yüzen kesonlar (yüzen sandıklar): Yüzen keson uygulaması tamamı sulu ya da balçık olan zeminlerde uygulanır. Zeminin dışında hazırlanan altı ve yanları kapalı sandık biçimindeki keson, yüzdürülerek temelin yapılacağı alana getirilir, içerisine, yavaş bir şekilde ve sandığın dikey dengesini bozmadan beton veya taş ile doldurulur. Üzerine binen ağırlıkla yavaş yavaş zemine batan kesonun üzerine, istenilen derinliğe ulaşabilmek için ilave yapılır. Böylece, istenilen derinliğe yani sağlam zemine indirilen kesonun içi de doldurularak temel bu şekilde yapılmış olur. Bu şekilde yapılan kesonun üstüne daha sonra üstüne oturtulacak bina elemanlarıyla bağlantı kurulabilmesi için üzerine filiz demirler bırakılır.

Written by admin

Keson Kuyu

Keson nedir? Keson kuyu ne demektir? Anlamı


Keson

Su altı yada sulu zemin yapılarda temel yapmak üzere suyun dibine indirilen büyük, çelik veya beton kasa, sandık. Kesonlar, altında basınçlı hava kullanılarak susuz tutulan bir çalışma hacmi bulunan yüzer bir çelik sandık şeklinde olabildikleri gibi, üstünde bir temelin başlangıç bölümünü taşıyan, altı açık bir oda şeklinde de olabilirler. Kesonlar genellikle ayağı su içinde kalan köprü ayaklarının temellerinde kullanılır.

Keson kuyu: Betondan yapılmış silindirik bir sandığın, altı kazıldıkça aşağıya doğru indirilmesi ve üste bir yenisinin konularak aynı işlemin tekrarlanması yoluyla açılan ve daha çok kumlu zeminlere uygulanan bir kuyu.

 

Written by admin

Kuyu temel yapan firmalar

Kuyu Temel Yapan Firmalar

Kuyu Temel Hangi Firmalarla Yapılır?

Kuyu temel işlerinde günümüzde şehirleşmenin büyük ölçüde artması ve yaşamımızın devamlılığı için ve depremlerin sıklıkla yaşanması yüzünden inşaat firmaları inşaata başlarken arsa etrafındaki komşu parsellerin sağlamlaştırılması için farklı yöntemleri kullanmaya başladılar. Yapılacak inşaatta temellerin sağlamlaştırılması için fore kazık, mini kazık yönteminin yanında bir de kuyu temelyöntemi bulunmaktadır. Eğimli arazilerde, kot farkı bulunan arazilerde, sert zeminli ve yeraltı su izolasyonu yapılan arazilerde sıklıkla kullanılır. Kuyu temel yapan firmalar tarafından uygulanan yöntem hem maliyet açısından daha ekonomik hem de arazinin daha daralmaması açısından oldukça önemli ve sık kullanılan bir yöntemdir.

 

Kuyu temel dezavantajları ve avantajları nelerdir?

  • Kuyu temel ile bina çukuruna otopark ya da depo ya da farklı bir bölüm yapılabilir.
  • Kuyu temel yapılırken doğaya ve diğer binalara zarar vermez.
  • Fore kazık, mini kazık yöntemlerindeki gibi m2 kaybı yaşanmaz, kayıp en az düzeydedir.
  • Kuyu temel perdeleri taşıyıcı perde görevini de gördüğü için ek bir maliyet gerektirmez.
  • Temel perde yüzeyleri fazladan maliyet gerektirmeden izolasyon çalışması yapılır.

Kuyu temelin avantajları kadar dezavantajları da vardır. Ancak dezavantajları, avantajlarından fazla değildir.

  • Kuyu temelin en büyük dezavantajı yeraltı su izolasyonudur.
  • Perde betonlar parçalanarak döküldüğünden ciddi anlamda soğuk derz sorunu yaratabilmektedir. Bunun için gerekli önlemlerin alınması gerekir.

Kuyu temel yapılırken bu konuda uzman ve deneyimli firmalarla çalışmak gerekir. Deneyimsiz, tecrübesiz kişilerle yapılacak uygulama ileride çok farklı sorunların ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Bu yüzden kuyu temel yapan firmaları çok iyi araştırmalı ve deneyimli, bu konuda uzmanlaşmış ekipleri çalıştıran firmalardan destek alınmalıdır.

Kuyu temel, tek taraflı kalıplar kullanılarak yapılan bir uygulamadır. Arazi kazıldıkça perdo betonlar atılarak en son bodrum kata ulaşılır. Kuyu temele binecek olan radye temel oluşturulmuş olur. Yani önce perde yapılır sonra temel oluşturulur. Kuyu temel için tek taraflı kalıplar oluşturularak kalıba beton döküldüğünde ağaç tomruklarından, ağaç kütüklerinden toprak içine çakılarak kalıplar tutturularak statik yönden çektirme yapılan ankrajlar da sisteme katılır. İşlem sonunda kalıplar açılır ve betonarme duvar ortaya çıkmış olur.

Written by admin

Kuyu temel uygulaması

Kuyu Temel Uygulaması

Gelişen şehirleşme ve nüfus artışı sonucunda büyük şehirlerde arazi sıkıntısı problemini ortaya çıkartmıştır. Bunun sonucu olarak yükseklikleri artmış binalar, birden fazla bodrum kata sahip binalar, metro istasyonları, yeraltı depoları gibi yapılar inşa edilmeye başlanmıştır. Yapılacak olan derin kazılarda iksa(destekleme) ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Neden kuyu temel?
İksa türü seçiminde zemin cinsi, yer kaybı, maliyet gibi faktörler göz önüne alınarak projeye ene uygun olanı seçilir. İksa yöntemlerinde biri olan kuyu temelin uygulanmasındaki en büyü faktör yer kaybının minimum olmasıdır. Kuyu temelin perdesi mevcut bina taşıyıcı perdesi olarak kullanılabildiği için ekstra bir alana ihtiyaç yoktur.  Bu sebepten dolayı kuyu temeller arazinin değerli olduğu yerlerde arazi kaybı olmadan arazi çevresindeki yapıları ve arazileri korumak için uygulanır.
Kuyu temel nerelerde uygulanır?
Kuyu temeller insan gücü ile kazı yapılan ve tek tarafı betonarme perde olarak kullanılan derin kazılarda destekleme yapılarıdır.  Yeraltı suyunun aşırı olmadığı sert zeminlerde uygulanırlar.  Zemin özelliklerine bağlı olarak 20-30m derinliğe kadar uygulanabilirler.

Written by admin

Kuyu temel su yalıtımı nasıl yapılır

Kuyu temel su izalasyonu

Kuyu temel su izolasyonu , kuyu temel yapımında izolasyon çalışmalarının en zor ve zahmetli olanlarından birisidir. peki kuyu temeli neden yaparız? Kuyu temel ile binamızın alt katlarda içeriye girebilicek suyun önlenmesini sağlamak ile birlikte binamızın temelinin sağlam kalması açısındanda gerekli bir izolasyon çalışmasıdır.  Kuyu Temel tek taraflı olan kalıplar ile gerçekleştirilen İksa kazık sisteminin yerine geçebilicek bir çalışmadır. Kuyu temel ve su yalıtımında Akerizolasyon olarak negatif izolasyon uygulaması ile Kuyu temel izolasyonunu sağlıyoruz. Kuyu temel ve su yalıtımında pozitif negatif gibi uygulama şekilleri bulunmaktadır.Binanın ana taşıyıcı duvarlarında oluşan su köprülerinden içeriye giren  suyun atılması adına   su kanalı oluşturularak suyun dışarı atılmasını sağlanması ve önüne yeni bir duvar örülerek arkaplanda gerçekleşen zararların ortadan kaldırıldıgını düşünmek ise sektörün yeni bir hatası olma noktasında ilerliyor. Beton üzerindeki su köprüleri onarılarak betona nufüz eden içerisindeki kılcalları doldurabilen  kristalize mazemeler kullanılması gerekmektedir. Onarım işlemleri bittikten Ana taşıyıcı duvar önüne ikinci bir duvar örülerek sağlıklı bir izolasyon gerçekleştirmiş olunur.Kuyu temel izolasyonu çalışmalarında zamanında gerçeleştirilmesi gereken çalışmaları maliyetli bularak işin ucuzuna kaçmayı düşünenlerin  düşmüş oldugu hatalar sonucu ortaya çıkan kötü sonuç sonrasında normal çalışmalarda gereksinim duyulan maddiyatın 3-4 katı daha yüksek bir maliyet harcamasına neden olucaktır. Gerçekleştirilen hatalı yalıtım çalışmasınında maliyetini göz önünde bulundurulmasınıda varsayar isek ortaya çıkan maddi kayıp ise ciddi rakamlara ulaşmaktadır.

Written by admin

Temel güçlendirme

TEMEL GÜÇLENDİRME YÖNTEMi

Kuyu temel yapımında en büyük etkenlerden birisi de temellerdeki güçlendirme gereği iki ayrı biçimde ortaya çıkmaktadır. Birincisi temel boyutlarının gelen yükleri taşımada, yetersiz olması, diğeri ise yapılım güçlendirilmesi için eklenen yeni elemanlar için yeni temel yapılması ya da mevcut temelin genişletilmesidir. Temellerin güçlendirilmesinde eski ve yeni bölümlerin birlikte çalışması, eski elemandan yeni elemana yük aktarılmasının sağlanması gerekmektedir.

Betonarme yapılarda çerçeveler arasına konulmuş ve kolonlarla bağlantısı olmayan bir perde duvarın temel ayrıntısı verilmektedir. Buradan perdenin temeli mevcut kolonların temeli ile bağlantısız yapılmaktadır. Perde duvarın temelinin boyutları perdenin bir deprem sırasında taşıyabileceği en büyük eğilme momentini güvenle taşıyabilecek güçte seçilmelidir.

Manlolanarak en kesidi genişletilmiş bir kolonun temeli yeterli olabilir, diğer bir deyişle temel kolonun aksine projesine göre yapılmıştır. Bu durumda temeli büyütmeye gerek olmayabilir. Mantolanarak genişletilen kolonun yeni donatıları eski temelde ankrajlanabilir ya da sömel biraz genişletilerek yeni eklenen donatılar genişletilen bölgede ankrajlanabilir. Sömelin genişletilen bölümüne konulan donatılar eski bölümün donatılarına kaynakla bağlanmalıdır.

Burada genişletilen sömel tabanına konulan, kolonun uzatılmış boyuna donatıları mevcut sömelin kenarları kırılarak ortaya çıkarılmış donatılarına kaynakla bağlanmalıdır.

Perde duvarlara eklenen perdelere gelen depremde gelecek yatay kuvvetlerin temelde yapacağı dönme ve temele aktarılacak gerilmelerin, kolonlarda gelen düşey yüklerin karşı yöndeki baskı etkisi ile azalacağı sanılmaktadır. Kolonlardan gelen düşey yük momentin yaratacağı dönmeye karşı koyacaktır.

 

Written by admin

Temel yalıtımı nasıl yapılır

Temel yalıtımı nasıl yapılır

TEMEL SU YALITIMI İÇİN ÖNCELİKLER LİSTESİ:

Kuyu temel yapımında temel yalıtımının büyük bir önemi vardır. Bunların nasıl yapıldığını aşağıda sıraladık.

  • Mutlaka drenaj yapılır.
  • Yalıtım malzemesi sürme esaslı yada membran esaslı olabilir.
  • Her koşulda yalıtım , dolgu toprağının mekanik etkilerine karşı korunmalıdır.
  • Mümkünse birden fazla sayıda su toplama çukuru oluşturulmalıdır.
  • Yeraltı su seviyesi (YSS) ne göre yalıtım sistemi seçilmelidir. (bohçalama veya sadece yan duvarlar olarak.
  • Mütemadi (sürekli) ve münferit (tekil) temellerde bohçalama temel su yalıtımı yapılmaz.

TEMEL SU YALITIMINDA KULLANILABİLECEK MALZEMELER LİSTESİ:

SÜRME ESASLI

  • Bitüm kauçuk esaslı
  • Çimento esaslı
  • Poliüretan esaslı
  • Epoxy esaslı

MEMBRAN ESASLI

  • PVC ve Türevleri
  • Bitümlü
  • EPDM
  • HDPE
Written by admin

Yeraltı su kirliliği

Yeraltı su kirliliği

Suyun bugün ve gelecekte bulunabilirliği herkesin ilgilenmesi gereken bir konudur. Su kaynaklarının gelecek için yönetimi, suyun daha verimli kullanımı ve su kalitesinin korunması yönündeki bugünkü çabalara duyulan ihtiyacı artırmaktadır. Çevredeki kirleticiler güvenli içme suyu sağlamak ve sağlığı korumak için gerekli olan kaynakların kullanılamaz duruma gelmesine yol açmaktadır.

Ülkemiz büyüme süreci içerisinde olup, hızlı nüfus artışının, endüstriyel, kentsel ve tarımsal faaliyetlerin yol açtığı çevre sorunları ve tahribatı sınırlı su kaynaklarının kirlenmesine ve erişilebilir suyun stratejik ve ekonomik bir meta haline gelmesine neden olmaktadır. Bu nedenle, mevcut su kaynaklarının korunması ve atık suların geri kullanımı çok önem arz etmektedir.

Ülkemiz’de yıllık ortalama yağış yaklaşık 643 mm olup, yılda ortalama 501 milyar m3 suya tekabül etmektedir. Bu suyun 274 milyar m3 ’ü toprak ve su yüzeyleri ile bitkilerden olan buharlaşmalar yoluyla atmosfere geri dönmekte, 69 milyar m3 ’ lük kısmı yeraltı suyunu beslemekte, 158 milyar m3 lük kısmı ise akışa geçerek çeşitli büyüklükteki akarsular vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere boşalmaktadır. Yeraltı suyunu besleyen 69 milyar m3 lük suyun 28 milyar m3 ü pınarlar vasıtasıyla yerüstü suyuna tekrar katılmaktadır.

Yeraltı suyunu besleyen 41 milyar m3’ ve ülke dışından gelen 7 milyar m3 de dikkate alındığında, ülkemizin toplam yenilenebilir su potansiyeli brüt 234 milyar m3 olarak hesaplanmıştır. Ancak, günümüz teknik ve ekonomik şartları çerçevesinde, çeşitli amaçlara yönelik olarak tüketilebilecek yerüstü suyu potansiyeli yılda ortalama toplam 98 milyar m3 ’tür. 14 milyar m3 olarak belirlenen yeraltı suyu potansiyeli ile birlikte ülkemizin tüketilebilir yerüstü ve yeraltı su potansiyeli yılda ortalama toplam 112 milyar m3 olmaktadır.

Yeryüzüne düşen suların belirli miktarı zemin içerisine süzülerek yeraltı su kaynağını meydana getirir. Pratik olarak bütün yeraltı suları yüzey suyu orijinlidir. Yeraltı suları tabi olarak yağmurlar, nehirler, göller ve rezervuarlardan beslenir. Suni olarak ise sulamadaki fazlalıktan dolayı zemine sızan sular ve kanallardan sızan sular ile beslenir. Yeraltı suları su kalitesi yüksek olduğu için öncelikle içme suyu kaynağı olarak, sulamada, besicilikte, sanayide, madencilikte, termoelektrik güç üretimi gibi amaçlar için kullanılmakta, pek çok ülkede ise sadece içme suyu ve sulama suyu kaynağı olarak kullanılmaktadır. Yeraltı sularının bulunduğu ortam (aküfer) doğal bir rezervuardır.

Türkiye’nin yeraltı suyu kaynakları aküferlerin önemli bir kısmı karstik karakterli karbonattan oluştuğu için, yüzey kaynaklı kirlenmeye özellikle eğilimlidir  Yağmur suyu yeryüzüne indiği andan itibaren kirlilik oranında ani bir artış olur. Hayvansal ve bitkisel artıklar, doğal ve suni gübreler, pestisitler ve mikroorganizmalar su ile yeraltına doğru taşınır. Suyun yüzey kısımlarındaki toprak tabakasından süzülmesi sonucunda, zemin cinsi özelliklerine de bağlı olarak kalitesinde önemli miktarlarda artış olur.

Askıdaki maddelerin tamamına yakını topraktaki süzülme yoluyla uzaklaşır. Bunun sonucunda mikroorganizmalar büyük ölçüde azalırken, suyun karbondioksit miktarı artar, oksijen miktarı ise azalır.

Yeraltı suyu kirlenmesinin en büyük sebebi, evsel ve endüstriyel atıkların arıtılmadan alıcı ortamlara verilmesidir. Katı, sıvı ve gaz atıklar alıcı ortama verildikten sonra; iklim durumuna, toprağın yapısına, yeryüzü şekline, atığın cinsine ve zamana bağlı olarak yeraltı sularına karışır. Ayrıca zirai mücadele ilaçlarının aşırı ve bilinçsiz kullanımı önemli bir kirlilik sebebidir. Kanalizasyon sisteminin bulunmadığı yerlerde, tuvalet çukurlarından ve gübrelerden sızan kirli sular yeraltı suyuna karışarak, özellikle yaz aylarında ölümlere yol açan bulaşıcı hastalıklara sebep olmaktadır .

Yeraltı Suyunun Önemi Yıllık yenilenebilir yeraltısuyu rezervi haricinde boşalım kotu üzerindeki tüm yeraltı suları olarak adlandırılan dinamik rezerv ile boşalım kotu altında bulunan ve dolu savak gibi çalışan statik rezervlerde mevcuttur. Bazı araştırmacılar tarafından yapılan çalışmalarda

Türkiye’de en az 500 milyar m3 dinamik rezervin, 2–3 trilyon m3 kadarda statik rezervin olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye’nin bu olası yeraltısuyu potansiyeli genellikle bilinmediğinden yeraltı suları, bazı yetkililerce yeterince önemsenmemektedir. Ayrıca, Türkiye’deki jeolojik formasyonların dağılımı ve konumu dikkate alındığında jeolojik yıllar içinde yeraltında birikmiş fosil su rezervlerinin de olması büyük ihtimal dâhilindedir. Bu rakamlar ve ihtimaller dikkate alındığı takdirde Türkiye yalnız kendi halkı için değil komşu ülkeler için de bir servet taşıyor olabilir. Nitekim Dünya Bankası raporlarında Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada 400 milyar dolarlık bir su potansiyelinin olduğu ifade edilmektedir [4]. Yeraltı Suyu Kirliliğine Neden Olan Faktörler Evsel ve sanayi atıkların belli bir alanda depolanması, atık suların foseptik çukurlarında biriktirilmesi ve tarımda verimin arttırılması amacı ile gübre ve ilaçların yoğun bir şekilde kullanılması o bölgede bulunan Çizelge 1. TSE 266, WHO ve Sağlık Bakanlığı İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğe göre 35 Ü. Şahin ve ark. / Tabad, 4 (1): 33-39, 2011 yeraltı sularını kimyasal olarak kirlettiği bilinmektedir.

EPA tarafından yeraltı sularının kirlenmesine neden olan 10 kirletici kaynak; derin kuyular, pestisitler, ticari gübreler, fosseptik çukurlar, içme suyu kuyuları, atıksu lagünleri, arıtma tesisleri, sulama amaçlı pompaj kuyuları, yeraltı suyunu besleyen yüzeysel sulara atıksu deşarj eden fabrikalar ve katı atık depo alanları olarak listelenmektedir .

Türkiye’de yeraltı suyu kirlenme nedenleri doğal ve yapay nedenler olmak üzere iki grupta toplanabilir. Doğal nedenler; kötü kaliteli akarsu, göl, bataklık etkileri, jeolojik formasyonlardan kirlenme, jeotermal alan etkileri, deniz suyu girişimi olarak sıralanabilir. Yapay nedenler bölgelere göre farklılık göstermekle birlikte genellikle sanayi atıkları ve tarımsal ilaç ve gübre kullanımıdır.

Türkiye’yi çevreleyen bir çok kıyı ovasında yeraltı su kaynakları ya tamamen tuzlanmış veya tuzlanmaya başlamıştır. Bunun ana nedeni derine yakın aküferlerden çeşitli amaçlarla aşırı yeraltı suyu çekilmesidir çünkü hidrolik eğim küçük olduğundan aşırı çekim gibi doğal sistemi bozan bir dış etken deniz suyu girişini kolayca başlatabilmektedir [4]. Yeraltı Suyu Kirlilik Kriterleri ve Koruma Önlemleri İnsanların sağlıklı yaşamaları ve hayatlarını devam ettirebilmelerinde gerekli olan suyun kullanılabilmesi için fiziksel, kimyasal ve bakteriyolojik özelliklerinin bilinmesi, kullanım amaçlarına uygun olarak bu özelliklerin belli sınırları aşmaması, özellikle içme sularının hastalık ve zararlı etki yapabilecek mikroorganizmalar ile mineral ve organik maddelerden arındırılmış olması gerekmektedir. Su, fiziksel özellikleri olan bulanıklık, renk, koku, tat ve sıcaklık (5-150 C) gibi faktörler açısından içilmeye uygun olmalıdır.

Ayrıca, pH değeri ve suyun sertliği makul sınırlar içerisinde bulunmalıdır. Bu nedenle, dünyada ve ülkemizde kullanılmakta olan kullanım koşullarına (içme, kullanma, sulama) göre geliştirilmiş standart değerler (TSE 266 ve WHO gibi) bulunmaktadır.Günümüzde sanayi atıkları, kentlerin çöp depolama sahaları, evsel atıklar, tarım alanlarında yapılan gübreleme benzeri çalışmalar, yüzey suyu ve yeraltısuları kirliliğinin önemli tehdit unsurlarıdır.

Ergene, Küçük ve Büyük Menderes, Gediz nehirleri ve daha birçok akarsular bu kirletici unsurlar nedeni ile bugün kullanılamaz duruma gelmişlerdir. Özellikle son yıllarda göçe bağlı olarak hızla ve çarpık gelişen kentlerdeki çöp depolama yerlerinin akiferlerin beslenme sahalarında seçimi yeraltısuyu kalitesini ciddi olarak tehdit etmektedir. Örneğin: Antalya İlinin çöp depolama sahası yörenin en büyük yeraltısuyu akiferini oluşturan travertenler üzerinde kurulmuştur. Erzurum kentinin çöp depolama sahası yörenin yeraltısuyu yönünden tek temiz kalmış akiferinin beslenme alanında yapılmak istenmektedir.

Kirlenmiş sular sadece yok olmuş sular değil çevre içinde her zaman tehdit unsurlarıdır. Kirlenmiş yeraltısularının temizlenmesi için, çok uzun zaman ve büyük maddi olanaklar gerekecektir. “167 Sayılı YAS Hakkındaki Kanun”un 1. Maddesi “Yeraltısularının araştırılması, işletilmesi ve korunması Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır” demektedir. Bu madde gereğince yeraltısularının kirlenmesine yönelik hiçbir olaya meydan vermemek DSİ’nin temel görevidir. Bir nükleer savaş halinde yüzey suları radyoaktif kirlenmeye maruz kalacak ve en geç kirlenecek olan yeraltısuları olacaktır.

Bu tehlike dahi dikkate alınarak ülkedeki tüm yeraltısuları en iyi şekilde korunmalıdır. Atık Suların Yeniden Kullanımına İlişkin Problemler ve Kullanım Kısıtları Tarımsal sulama için suların yeniden kullanılması ile ilişkilendirilen birçok risk etmeni bulunmaktadır. Bazı risk etmenleri, kısa sürede etkili olurlar ve ortaya çıkan etkinin şiddeti insanların, hayvanların veya çevresel temas potansiyeline bağlı olarak değişir (patojenler gibi). Diğer risk etmenleri ise daha uzun sürelerde ve arıtılmış suyun sürekli kullanılmasıyla artan (toprak tuzluluğu, toksik kimyasalların etkileri gibi) etkilere sahiptir.

Atıksularda patojenler ve kimyasallarla ilişkili risk kaynakları Arıtılmamış atık suların sulama amacıyla kullanılması, su kaynaklı hastalık risklerinin artmasına neden olur. Patojenler ve insan sağlığı üzerine etkileri incelendiğinde, arıtılmış ve arıtılmamış atık sulara bağlı olarak ortaya çıkan enfeksiyonlar su yoluyla taşınan, yıkanarak giderilebilen, suyla bağlantılı vektörlerden kaynaklanan hastalıklar ve kötü sağlık koruma önlemleri nedeniyle oluşan enfeksiyonlar olmak üzere beş ana sınıf içinde gruplandırılabilir. Atık sular içinde çok sayıda hastalık etmeni mikroorganizma (patojen) bulunmaktadır.

Bununla birlikte, atık sularla yapılan sulamalar nedeniyle toprağa ve bitkilere bulaşan patojenlerin yaşam süreleri kısıtlıdır. Patojenlerin tarım topraklarında hayatta kalmaları çeşitli doğal koşullara göre değişmektedir. Doğal koşullara en dayanıklı olanlar ve aylarca uygun konukçu buluncaya dek hayatta kalanlar, helmith (bağırsak solucanları-kurtlarının larvaları) grubunda 36 Ü. Şahin ve ark. / Tabad, 4 (1): 33-39, 2011 yer alan patojenlerdir. Patojenler genellikle düşük sıcaklıklarda ve yağışlı iklimlerde daha uzun süre hayatta kalırlar. Kurak ve yarı kurak iklimlerde, gerek toprak koşulları gerekse de iklim koşulları patojenlerin ölmesine veya etkisiz hale gelmelerine yardımcı olmaktadır. Ayrıca, doğrudan insan teması daha az olduğundan, tarımsal sulama için kullanılacak atık suların arıtma gereksinimi, park ve golf alanlarının sulanması gibi diğer kentsel alanlarda kullanımları için gereksinim duyulandan daha az olabilir.

Bu nedenle, tarımsal sulama için su kaynağı arandığında, atık suların kullanılması uygun bir seçenek oluşturmaktadır. Ancak, atık sular arıtılmadan kullanıldığında veya arıtılmış sular gerekli sağlık standartlarını sağlamadığında veya diğer koruyucu önlemler uygulamadığında atık su kaynaklı bazı patojenler enfeksiyona neden olmaktadır. Tarımsal ürün yetiştiriciliğinde atık suların arıtılmadan kullanılmasıyla bağlantılı olarak ortaya çıkmış salgın hastalıkların incelenmesiyle, tüketiciler için sağlık riski oluşturan patojenler helmithler, bakteriler ve virüsler sınıfında saptanmıştır (Çizelge 3). Türkiye’de Hevsel-Diyarbakır’da yürütülen benzer bir çalışmada, pişirilmeden yenen sebzeler ve tahıl sulaması için arıtılmamış atık suları kullanan çiftliklerin çalışanlarında Hepatit E enfeksiyonu riski araştırılmıştır. İşçilerin %34.8’inde anti-HEV pozitif bulunduğu, kontrol grubunda ise bu oranın %4.4 olduğu saptanmıştır.

SONUÇ Yeraltı suyunun kirlenmesine neden olan faktörler içerisinde en önemlisi arıtım işlemi görmemiş olan atık suların alıcı ortamlara deşarjıdır. Bu yüzden evsel ve endüstriyel atık suların deşarjı ile ilgili standartlar dikkatle incelenmeli ve bu atık sular herhangi bir alıcı ortama verilmeden önce gerekli arıtım işlemlerinden geçirilmelidir. Atık suların deşarjı ile ilgili standartlar incelendiğinde, bu standartların gerektirdiği arıtma genellikle atık suların sulama suyu olarak kullanılması için gerekli arıtma derecesinde ve hatta daha fazla olabilmektedir. Bu durumda arıtılmış atık suları yüzeysel sulara deşarj etmek yerine sulamada kullanmanın ilave bir arıtma ve bununla ilgili olarak ta yatırım gerektirmemesi, bu tür suların sulama suyu olarak kullanımını beraberinde getirmektedir. Böylece doğal su kaynaklarına olan talep azalırken, aynı zamanda atık suların alıcı su ortamlarına getirdiği kirlenme problemleri de önlenmiş olacaktır. Atık su arıtma tesislerinin planlama ve projelendirme safhalarında arıtılmış atık suların yüzeysel sulara deşarj şeklinde uzaklaştırılmalarına karar vermeden önce sulama suyu olarak kullanılabilme imkânlarının araştırılması ve projelendirme çalışmalarının buna göre yapılmasının büyük yararları vardır.

1 2 3 4 5 6